İnovasyon Kaynakları

Blog  İnovasyon

İnovasyon Kaynakları

İnovasyon geliştirme kaynakları ile ilgili literatürde çeşitli yöntemler, sebepler ve araçlar sıralandırılmıştır. Elbetteki bu kaynakların hemen hepsi doğru sebepler olarak nitelendirilebilir ancak inovasyonun geliştirilmesi sürecinde tek bir doğru kesinlikle yoktur.

Örneğin Drucker (1985 ve 1998) inovasyonun kaynağı ile ilgili yedi değişik kaynaktan bahsederken, Tom ve David Kelley, inovasyon gelişimi için öncelikle yaratıcı özgüven tanımından yola çıkmışlardır. Drucker’ın yedi inovasyon kaynağı; beklenmeyen başarılar ve başarısızlıklar, beklenmedik şekilde ortaya çıkan olaylar, uyuşmazlıklar, süreç gereklilikleri, yakın ve sosyo-ekonomik çevredeki değişiklikler, sosyo-kültürel değişiklikler, algılamadaki değişiklikler ve edinilen yeni bilgilerdir.

Bununla birlikte farklı inovasyon geliştirme yöntemleri içinde yaygın kabul gören FORTH İnovasyon Tekniği ise, inovasyonun gerçekleştirilmesi için belirli bir an değil, bir sürecin gerçekleştirilmesinin gerekliliğini öne çıkarır ve inovasyona başlamak için gerekli araçları belirtir.

Drucker’ın Yedi İnovasyon Kaynağı

Beklenmeyen başarı ve başarısızlıklar ile beklenmedik şekilde ortaya çıkan değişimler ya da olaylar, inovasyon geliştirilmesi için zorunlu olarak farklı bakış açıları ortaya konulmasını sağlamaktadır. Bu değişimler inovasyon geliştirilmesi için hem zaman, bütçe gibi kısıtlamalar ve zorluklar, hem de daha az riskli ve izlenmesi kolay fırsatlar sunmaktadır. Beklenmeyen başarısızlık da öğreticiliği ve mecburi sürükleyiciliği sebebi ile inovasyon geliştirilmesi için bir itici güç unsurudur. Başarı faktörünün sürükleyiciliği yanında başarısızlık da reddedilemeyen ancak zaman zaman ihmal edilen bir unsurdur. Buna rağmen başarısızlıklar da genellikle kendi içinde fırsat barındırır. Beklenmeyen başarısızlık genellikle aşırı hırs, düşüncesizlik, tasarım ya da yanlış araçlar kullanımından ileri gelmektedir. Sun Tzu’nun belirttiği gibi eldeki araçlara ulaşılamıyorsa, yeni araçlar ve uygun ortaklar aranmaya başlanmalıdır. Yine aynı eserde (Sun Tzu, Savaş Sanatı) belirtildiği şekli ile bir çıkmaza gelindiğinde değişilmelidir, o zaman başarı sağlanır.

İş dünyasında beklenmeyen başarı ve ve başarısızlıkların işletme dışındaki olaylardan kaynaklandığı düşünülmektedir. Ancak gerçekte işletme dışında yaşanan olaylar genellikle yönetim ve organizasyonun kullandığı iç bilgi kaynaklarının yetersizliği ya da yanlışlığı anlamına gelmektedir.

İnovasyon sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar da yapılan hatalar sonucunda ortaya çıkan ve çok küçük müdahaleler ile beklenmeyen başarılar elde edilmesini sağlayabilen unsurlardır. Süreç gereklilikleri ise inovasyon kaynağı bulunması için bir araç olmakla birlikte organizasyonu da sürdürülebilir şekilde inovasyon yapmayan iten etkenlerden biridir. Bu süreçler kimi zaman organizasyon içinde ve dışındaki demografik yapıları kullanırken, bazıları ise yaşanan olumsuzluk ve başarıların üstesinden gelmek için kullanılan yöntemlerdir ve yaratıcı dokunuşlar ile sürecin inovasyona dönüşmesini sağlamaktadır. 

Yakın ve sosyo-ekonomik değişklikler, endüstri ve piyasa yapılarında meydana gelen sürekli değişim süreçleridir. Bu süreç içinde yaşanan bir takım değişiklikler, inovasyon gerçekleştirilmesi için önemli kaynaklar niteliğindedir. Piyasa bilgisini sürekli şekilde güncel tutan ve genel olarak her konuda detaylı bilgi sahibi olan işletmeler, yeni fırsatların diğer tüm firmalardan daha önce tespit ve icra edilmesinde avantaj sahibidirler. Aynı şekilde piyasa gibi, kültürel ve demografik yapılarda ortaya çıkan değişiklikler ve toplum trendleri de doğru şekilde takip edilmesi durumunda, piyasaların beklentisi daha beklenti çıkmadan anlaşılacak ve inovasyonun temel gerekliliği olan ilk olma fırsatı yakalanmış olacaktır (Kılınç, 2011).

Pazardaki ve demografik yapının değişmesinden bağımsız olarak, çeşitli sosyal sebeplerden dolayı yaşanabilecek algılamadaki değişimler ise işletmenin bu algıya paralel olarak beklentileri sezmesi sonucunda inovasyonlar yaratmasını sağlayabilecek önemli bir güçtür. Tüm bu faktörler içinde ise en önemli güç elbette ki bilgidir. Yeni bir bilgi, inovasyon tanımlamalarında olduğu gibi yeni bir noktanın oluşmasına ve bu noktaların farklı bir kombinasyon ile birleştirilmesi ise inovasyona ulaşmayı sağlar. Ancak unutulmaması gerekir ki, herkesin bildiğini bilmekten öteye gidemeyen bilgi işe yaramaz (Sun Tzu)

David ve TomKelly Yaratıcı Özgüven Yaklaşımları

Tom ve David Kelly, yaratıcı özgüven adlı eserlerinde, inovasyonun ve yaratıcılığın temelde her insanda var olan kabiliyetler olduğu üzerinde durmaktadır. İnovasyonun kalbinde kişinin yaratıcı kapasitesine inanmasının bulunduğunu belirtmektedir. Yaratıcı özgüven, kas gibidir; çaba ve deneyimle güçlendirilip beslenebilir. Yaratıcı enerji ise hem toplumun hem de kişinin en değerli kaynaklarındandır. Yaratıcı özgüvene ulaşmanın ön koşullarından biri, inovasyon becerilerinin ve kabiliyetinin değiştirilemez olmadığı gerçeğini benimsemektir. Bu amaçla öncelikle öğrenmenin ve büyümenin mümkün olduğuna inanmak gerektiği vurgulanmıştır. Bu konuda ortaya konulmuş paralel bir anlayış ise Stanford üniversitesi psikoloji profesörü Dr. CarolDweck’in “Büyüme Zihniyeti” anlayışıdır. Dweck’e göre, büyüme zihniyetinde olan bireyler, bir kişinin gerçek potansiyelinin bilinmez veya bilinemez olduğuna; yıllar içindeki tutku ve çabası ile eğitimi sayesinde neler başarabileceğinin öngörülmesinin mümkün olmadığına inanırlar (Dweck, 2006).  Kapsamlı araştırmalar ile desteklenen ikna edici bir iddia da, kişinin başlangıçtaki yeteneklerinin ve yatkınlıklarının, hatta IQ seviyesinin ne olduğu fark etmeksizin, çaba ve deneyimle kabiliyetleri genişletilebilir. Drucker!ın inovasyon için yedi güç faktöründen biri olan başarısızlığı, David ve Kelly de başarısızlık paradoksu olarak nitelendirmişlerdir ve  yaratıcı dehalar başarısızlık konusunda son derece üretkendirler, sadece bunların kendilerini durdurmasına izin vermezler demişlerdir. Yaratıcılığı yakalamanın bir başka yolu, karşılaştırmaya son vermektir. Uyum göstermek ya da başkalarının başarılarıyla boy ölçüşmek gibi endişeler duyulması, yaratıcı girişimlerin de doğasında olan risk alma ve öncülük etme süreçlerini aşmayı engeller (Brown, 1998).

İnovasyonun bir şekilde ortaya çıkabilmesi için, her durumda öncelikle bir şeyler yapılması gerekliliğini savunan David ve Tom, eserlerinde muhteşem bir şey yapmak isteniliyorsa öncelikle bir şeyler yapmaya başlanması gerektiğini belirtmişlerdir. Mükemmellik için çabalamak, yaratıcı sürecin ilk aşamasında kişiyi yolundan alıkoyabilmektedir. Basit bir çizim çalışmasında dahi, iyi çizen insanlardaki mükemmeliyetçilik, hiç çizim yapamayan insanlardaki özgüven eksikliği kadar engelleyici bir unsurdur. Bu sebeple inovasyonun doğabilmesi için öncelikle zihinsel kısıtlamalardan kurtulmak gereklidir.

FORTH İnovasyon Tekniği

FORTH inovasyon metodu Hollandalı Gijs Van Wulfen tarafından geliştirilmiştir ve neden inovasyon yapılamadığını, nasıl inovasyon yapılabileceğini anlatan bir dizi eylem planını sıralamıştır. İnovasyon keşif seferi metaforu ile anlatılan FORTH inovasyon metodu, büyük kaşiflerin yolculuklarına atıflarda bulunur ve inovasyonun zorlu yolları için bir pusula arayan firmaların, yeni fikirler üretmeye yönelik güçlü araçlarla donatılmasını sağlar. İnovasyon seferi yapmak isteyen firmaların bu metodu uygulayarak gerçekleştirecekleri süreç, beş ana adımdan oluşur ve 15 hafta sürer. Alexander Osterwalder’in iş modeli ile ilgili olarak geliştirdiği kanvasın sağladığı görsel ve sistematik yaklaşımı, FORTH inovasyon tekniğinde Wulfen, firmaların inovasyon gerçekleştirmek için takip edeceği adımlar için uygular ve sunulan harita ile bu adımları başından sonuna kadar detayları ile tanımlar.

Forth inovasyon tekniği firmalarda belli ekiplere veya departmanlara verilen inovasyon yapma görevini, tepe yönetimden başlayarak genele yaymakta ve yenilikçi fikirlerin ekiplerce birlikte üretilmesini sağlayarak bu hazzı takip edilecek metot ile herkesin sahiplenmesini sağlamaktadır. İzlenecek beş ana adım, tekniğin İngilizce baş harfleri olan tam yol ileri, gözlemle ve öğren, fikir üret, fikirleri test et ve eve dönüş başlıkları altında incelenmiştir. Bu beş ana adımda gerçekleştirilen faaliyetler; fikirden ürüne ve üründen pazara giden yolun firmaların inovasyona aktarabileceği kaynaklar ve hedeflenen pazar (mevcut ya da yeni) dahilinde yapılmasını sağlar. Forthinovasyon  yolculuğunun daha en başında firmanın yıkıcı bir inovasyon peşinde mi olacağı, yoksa pazarda mevcut imkanlar dahilinde mi hareket edeceği tespit edilir. Firma içerisinde bu adımları gerçekleştirmesi için seçilmiş ekibin, beş ana adım altında yer alan faaliyetleri deneyimli bir forth yürütücüsü eşliğinde gerçekleştirmesi sayesinde, 15 hafta sonunda hedef müşteriler tarafından test edilmiş, fizibiliteleri yapılmış ve üst yönetim tarafından onaylanmış iş modelleri oluşturulmasını sağlar (Tanış, 2015) Forth inovasyon tekniğinde firmaların kendi keşif tarzında inovasyon yapmaları önerilir. Bu öneri bireylerin inovatif bakış açıları için de önemli bir öneri niteliğindedir. İnovasyonun yapılması ve yapılmaması gereken durumlar belirlenir, inovasyon için bir görev tanımlaması yapılır ve ardından inovasyon için saha araştırmaları gerçekleştirilmesi önerilir. Öncelikle müşteriler ile iletişim kurularak onların ihtiyaçlarının gözlemlenmesi, firmaların etkili inovasyon yapabilmeleri için hayati öneme sahiptir. Gözlem yaparak müşteri ihtiyaçlarının yanında iş yapma biçimlerini de öğrenen firmalar, doğru inovasyonu, müşterilerinin ihtiyaç ve alışkanlıklarına uygun olacak en doğru şekilde pazara sunma becerisine sahip olur. Ancak belirli saha araştırmalarının yapılmasının ardından fikirlerin üretilebileceği üzerinde duran bu metot ile, daha iyi sonuçlar elde etmek için beyin fırtınaları yapılması da önerilir, ancak beyin fırtınası metodunun günümüzde inovasyon yapılması için tek başına gerçekleştirildiği takdirde en başarısız yöntemlerden biri olduğunu da vurgular. Elde edilen veriler ışığında hayata geçirilmeye çalışılan bir fikir mutlaka öncelikle test edilmelidir. Test sonuçlarının da başarılı olması ve kullanıcıların bu çözümden değer sağlayabileceğinin anlaşılması sonucunda eve dönüş aşamasına gelinir ve fikirlerin inovasyon niteliği taşıyabilmesi için iktisadi değer oluşturması için çalışılır, üretim ve satışlar yapılır, son aşamada bu çalışmadan elde edilen bilgi ve tecrübeler tartışılarak kayıt altına alınır.

Yazar: Özgür Aslan

Leave a reply