Endüstri 4.0 ya da Dijital Dönüşüm neden önemli? Neden bu dönüşümü kabul etmeliyiz?
Aslında dijital dünya uzun süreden beri yaşantımızın bir parçası olmuş durumda. Bana göre bu dönüşümü başlatan iki aktör; Internet ve cep telefonu. İnternet ile dünya bilgi paylaşımına adım attı, cep telefonuyla da her an her yerde erişebilirlik imkanı sağlandı. Ne zaman cep telefonundan SMS ile bir veriyi istediğimiz birine yolladık işte o zaman dönüşümün başlamasına öncülük ettik.
1990’ların sonunda başlayan bu sürecin sonunda ucuzlayan ve her cihaza girebilen algılayıcılar, gittikçe artan veri hızları, genişleyen kapsama alanları, geliştirilen uygulamalar yardımıyla artık akıllı binalarda yaşayıp bizim için alışveriş yapabilen buzdolaplarına, eve geldiğimizde dumanı üzerinde taze demlenmiş bizi bekleyen kahvemize kavuştuk. Bizim yerimize doğru zamanda minimum kaynakla sulanan tarlalar, rekoltesini maksimum hale getirdiğimiz üzerinde chiplerin olduğu ineklerden bahsediyoruz. Cep telefonumuzdaki uygulamalar bize en yakınımızdaki boş park yerini söylediği gibi diyetimizi takip etmekte.
Bu bağlamda önemli olan nokta şu: Artık bu tip uygulamalarla yaşamaya o kadar alıştık ki yaşam tarzımız haline getirdik. Seri üretim yaklaşımının ne zamandır dikte ettiği “çoğunluğun parçası olma” duygusunun yerine artık “benim için üretilen, bana özel ve bana göre kendini adapte eden ürünler”in cezbeden dünyasına geçiyoruz.
Artık siparişimizi en kısa sürede vermek ve de ürünü ertesi gün alabilmek istiyoruz. Herhangi bir şikâyetimiz olduğunda hemen iletmek, gereken ilgiyihemen görmek, aksi takdirde anında başka bir üreticiye veya servis sunucuya geçmek sıradan şeyler.
Bütün bunları ölçek ve sektör bağımsız bir üretici gözüyle incelediğimizde tüm dünyada Internetin getirdiği globalleşme sonucunda rekabet koşulları gittikçe zorlaşmaktaolduğu bununla birlikte iş yapış modellerinde yeni yaklaşımların gündeme geldiği analizini kolayca yapabiliriz.
Günümüzde bir ürünü en hızlı, kaliteli ve maliyet etkin şekilde müşterisine teslim edebilmek en önemli güç olarak ortaya çıkmaktadır. Ayrıca üretim bandında aynı üründen seri üretimin yapılmasının yanı sıra kişiye özel ürünlerin olması diğer bir deyişle ürünlerin kişiselleşmesi de yeni dünyanın kaçınılmaz gereksinimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer önemli bir unsur ise veri toplama ve analiz etme yeteneğiyle piyasanın ihtiyaç duyacağı ürünü rakiplerinizden önce tahmin edebilme, buna göre tasarım yapabilme yeteneğini kazanma ve böylece rakiplerden daha önce piyasada yer alabilmektir.
Yeni dönem ticaret dünyasında siparişlerin elektronik ortamda alınması, üretim aşamalarının online izlenebilirliği, müşteri ile üreticinin arasında bayilik gibi aracı mekanizmalar olmadan birbirleriyle direk iletişimde olabilmesi konuları gittikçe önem kazanacaktır.
Artık bir araç üreticisinin bayisine giderek mevcuttaki veya katalogdaki seçeneklerine göre satın alma yerine üreticinin web sayfasına girip kendi istediğiniz özelliklere ve konfigürasyona göre aracınızı tasarlamanız, üstelik bu aracınızın bir hafta sonra kapınıza getirilip teslim edilmesi işten bile değil.
Veya o gün giyeceğiniz kıyafetinize uygun olacak şekilde ayakkabınızı üreticinin sayfasında tasarlamanız, oluşturulan modeli çok makul bir fiyat ödeyerek satın alıp indirdikten sonra evinizdeki üç boyutlu yazıcınızda siz sabah kahvenizi içerken hazırlanması rüya değil.
Ürettiğiniz akıllı buzdolabını kullanan müşterinize buzdolabının arızaya geçeceğini önceden tahmin ederek servisi yollamanızın yaratacağı müşteri memnuniyeti tartışılmaz.Müşterinizin şikayetini anında yakalayıp gerekli çözümü üretmezseniz sonuçlarına katlanmanız gerekecek.
Eğer siz bunları yapamazsanız müşterinizi dünyanın başka bir noktasında bulunan ve bunları gerçekleştirebilen başka bir üreticiye kaptırmanız an meselesi.
Anlık veri toplama ve değerlendirme yeteneği olmayan, birbiriyle entegre çalışmayan sistemlerin bulunduğu bir işletmede karar vericiye çıkarılan raporun ne kadar güncel olabileceği ortadadır. Bu rapora göre verilen karar belki de şimdiden eskimiştir.
Her şeyin sanal ortamda simüle edilmesi, gözden kaçan veya çıkması olası bütün sorunların bu şekilde görülerek çözülmesinden sonra gerçek hayata geçişin getireceği zaman ve maliyet etkinliği ortadadır.
Peki bütün bunların üzerine teknolojiyle doğan ve yaşayan “teknoloji yerlisi“ denilen yeni kuşak sizin çalışanınız olduğunda neler olacak? İstediğiniz verimi alabilmeniz için süreçlerinizi, çalışma ortamını olabildiğince dijitalleştirmeniz kaçınılmaz. Bir teknoloji yerlisinden işini yaparken kullandığı bir yazılım ile ilgili komutlar ezberlemesini beklemek, kendini tekrarlayan aynı işi yapmasını istemek, fiziksel olarak bir araya gelinen toplantılar, kağıt kalem ile çalışmak eski nesil yönetim usullerinden olacak. Teknoloji ile harmanlanmış, yaratıcılığı ortaya çıkaran, yabancılık çekmeyip hemen parçası olunan çalışma ortamları dijital dünyada başarılı olmak isteyen yönetim anlayışının olmazsa olmazları.
Özetle değişen müşteri, çalışan ve dünya pazarı profiline uymak istiyorsak; küçülmeyi, dışarıda kalmayı, değişimi yakalayamadıkları için isimleri tozlu raflarda yer alan işletmelerin arasına katılmak istemiyorsak dijital dönüşümü kabullenmek, anlamak ve bir fırsata dönüştürmeyi başarmak zorundayız.
Yazar: Alper Gerçek