Dijital çağ ile hızla değişen ve aslında artık gelmiş olan geleceğin dünyası, yaşam boyu öğrenmeyi bir mecburiyet haline getirmekte. Dünyadaki mevcut eğitim sistemlerini en hızlı ve verimli şekilde yeniden yapılandırmanın yolu liseler olacak.
Çok uluslu firmaların başında olan her beş CEO’dan dördü yaratıcılık ve problem çözmedeki yetenek boşluklarının işe alınmayı zorlaştırdığını ve mevcut işlerin neredeyse yarısının önümüzdeki yirmi yıl içinde otomasyona kaybolacağını söylüyor. Örgün eğitim sonrasında mezunlarda ciddi teknik beceri eksikleri olmasına rağmen; empati, sosyal zeka, yaratıcılık, iletişim ve yargılama gibi teknik olmayan, insani becerilerinde asıl derin eksiklikler var. Ayrıca mevcut örgün eğitim sistemimizde değişiklik yapılmazsa 2020 yılından itibaren iş dünyasının aradığı yetkinliklere sahip mezun sayısında çok büyük bir açık olacak. İş gücünde beklenen bu açığı kapatmanın yolu ne yazık ki kısa dönemli beceri kazandırma kamplarından geçmemekte. Eğitim modelimizde hızla reforma gidilmesi gerekiyor. Farklı düşünmeye başlamalıyız.
Dördüncü sanayi devrimi ile zihinsel olarak rutin veya öngörülebilir herhangi birşey, ne kadar yoğun olursa olsun, bir tür teknoloji tarafından gerçekleştirilebilir hale gelecek. Dolayısı ile çalışan insanların hangi konularda çalışması gerekeceğini ve onları bu işlere nasıl hazırladığımızı düşünmeliyiz.
Meslek Kimliğinin Sonu
Küçük çocuklara “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” diye soruyoruz. Lise son sınıf öğrencilerinden yüksek öğrenimi keşfetmeden veya deneyimlemeden önce üniversite sınavına girerken ana dallarını seçmelerini istiyoruz. Bu sorgulama yöntemi ve üniversiteye yerleştirme döngüsü, bireylerden mevcut mesleklere dayalı bir gelecek seçmesini ve bu statik vizyonu takip etmesini istiyor. Halbuki yapılan araştırmalara göre bugünün gençleri, tek bir nesilde beş farklı sektörde 17’den fazla işe sahip olacaklar. Ve en önemlisi de bu işlerin çoğunun henüz olmaması. Tek bir kariyer planlamasının yerini kişisel baskın yetkinlikler ve değişime açıklık alacak.
Yeni İş Zihniyeti: Çeviklik
İşin geleceği kişi başına 15 ya da daha fazla işi içeriyorsa, kendimizi nasıl tanımladığımızı yeniden düşünmeliyiz. Bu bizleri halen çok önemsediğimiz dış onaylama (derece, iş unvanı, şirkete bağlılık) ile verilen kimliklerimizden uzaklaştıracak.Ana merkezinde tutku, beceri ve bilginin uygulanmasının olacağı içsel doğrulamadan oluşturacağımızkimliklere evrilecek. Hepsinin temelinde insani yetkinlikler olacak. Bu yeni zihniyet, kişinin öğrenme, uyarlama ve değer yaratma konusundaki kabiliyetlerini gerektirecek. Bu, bilgi birikimlerini depolamaktan, disiplinlerarası bir insan-teknoloji işbirliği anlayışıyla ortaya çıkan bilgi akışında çalışmaya doğru bir kaymayı doğuracak. Bunu bir orkestra yönetmeyi öğrenmekle, tek bir enstrümanda ustalaşmayı öğrenmek arasında ki fark olarak da tanımlayabiliriz.
Öğrenmek ve yaşama adapte olmak için çeviklik gerekecek. Dijital eksiklerimizi kapattığımızda, motivasyonel eksiklerimize odaklanmamız gerekecek. Motivasyon, bireyin amacını ve tutkusunu anlaması ile başlar. Tüm bu insani yetkinlikleri liseden gençlerimize vermemiz ve gelecek planlarını doğru yapmaları için yönlendirmemiz gerekiyor. Şimdi tam zamanı.
Yazar: Zeynep Dereli